12 Mayıs 2013 Pazar

vahit akça'nın yazı ve çizgileriyle: >> "filozofutbol"


vahit akça_ "filozofutbol"

"bunca yıl dünyanın bana sunduğu sayısız tecrübeden sonra,
ahlak ve sorumluluk hakkında uzun
vadede en emin olduğum şeyleri futbola borçluyum" diyen albert camus, yaşasaydı bu günlerde arayıp da bulamadığımız(!) 'ahlak' ve 'sorumluluk' karşısında fikrini değiştirir miydi?



camus'den eco'ya, gramsci'den galeano'ya, nabokov'dan sartre'a kadar futbol üzerine o kadar çok şey yazılmış ve yaşanmış ki, futbol, sevdası, sektörü, medyası vs. ile günümüzde hâlâ vazgeçilmez bir o kadar da yazılacaklara çok iyi bir malzeme oluyor... hayat bile duruyor! ben de bu aralar o kadar sardırdım ki şu futbol olayına, başıma -tatlı- bela oldu.. yok, yok.. öyle maçlara gitmek gibisinden değil.. futbolla ilgili bir yazıya kalkışmaya karar verişimden beri... bu kararı verdiğim günden bu yana bu kadar çok kaynağa ve kitaba ulaşmak biraz şok etkisi yaratsa da çok da keyifli oldu:

bakar mısınız şu mark perryman'in yaptığına, feylezoflardan takım kurmuş, simone de beauvoir'i de
savunmaya almış... kimbilir, beauvoir'in, "öne çıkıp amacının peşinde koşmaktan" neyi kastettiğini çok iyi anlamış olabilir!?

ama bob marley gibi bir acemiyi sırf, "futbol benim bir parçam. ben oynarken, etrafımdaki dünya da
uyanıyor."
dediği için mi ileri de oynatır ki? bu arada, Fransız filozof ve edebiyat eleştirmeni
jacques derrida'nin muhteşem futbol tespitini de ekleyelim kısaca: "Taç çizgilerinin ötesinde hiçbir
şey yoktur." umberto eco
ise; "ben futboldan nefret etmem. futbol
hastalarından nefret ederim. futbol hastalarından hoşlanmıyorum çünkü bu adamların tuhaf bir kusuru var; karşısındakinin neden futbol düşkünü olmadığını bir
türlü anlayamaz ve sanki siz de futbol meraklısıymışsınız gibi konuşur da konuşur..."
diyerek
futbolun manyetik çekim alanına dokunduruyor..
.......
neyse, eco'nun lafının üstüne fazla konuşmayayım ben..! zaten bir sürü isim var, fırsat bulup akşam
fener'in maçını nasıl seyredeceğim onu düşüneyim biraz...
haa, ne alaka ama unutmadan bir haber; duyduğuma göre, anayasa mahkemesi şu sıra gece gündüz, harıl harıl
devam eden bir davaya, bu akşam 21.45 itibariyle 90 dakika ara verecekmiş!.. niye ki?
neyse, maç kaçtaydı?

vahit akça-02/nisan/08
...mizahveşiir:05 Nisan 2008

Hiç yorum yok: