7 Mayıs 2014 Çarşamba

Görkem ERCAN *yazısı* BELKİ

Sadece dokunmayi bilseydik baskalarinin yaralarina, birazcik vazgeçebilseydik kendimizin olandan ve el uzatabilseydik digerinin yavrusunun saçlarini oksamaya, belki de bu kadar beslemezdik topragi insan kaniyla !
Bir ülkede gözyaslarinin dinebilmesi için polisin halk ile beraber mücadele etmesi en mühim sart. Kendi ekmek parasini düsünmeyi birakip, toplumun acilarini içinde hissederek, sadece bir kaç gün de olsa halkla beraber kol kola yürüdügü anda kalkacaktir yüzler havaya ve sorulacaktir akan kanlarin hesabi bir bir. Herkesin agzinda sadece bir kaç gün gezindikten sonra zaman tünelinin en ücra köselerinde kaybolan çocuklarin aileleri az da olsa nefes alabilecektir belki lakin hiç bir seyin eskisi gibi olmayacagi en elim mutlak ! Gidenleri geri getirmek mümkün olmadi simdiye kadar fakat dogacak olanlar ayni adi tasidigi sürece unutulmayacaktir gidenler, simdiye dek böyle olmadi mi ? Peki ne degisti ?Yahut ne degismedi ?

Ne yapiyoruz ? Ya da ne yapamiyoruz ?

Belki de soru ne yapmaliyizdir ?

Sözlerin de bittigi yerler vardir ve maalesef bu yerler arkamizda biraktigimiz ülkemizde o kadar çoktur ki, kafamizi nereye cevirsek gözlerimiz acir, bakamayiz insanoglunun merhametsizligine, yürekler sertlesir, sinirden ellerimiz titrer, beden dile gelir ve bagirir bas bas: « ARTIK YETER ! »
Insan vicdani oyun oynardi hani ? Hiç beklenmedik bir anda yapisirdi hani insanin yakasina ? Bunu yapan insan vicdaniysa eger, vicdansiz bedenlerin bugün koltuklarinda oturmalari hangi mantigin ürünüdür, nasil kabullenir bunu insan ?
Ekmek parasi, yasam kavgasi diyorlar….Keske bu kavgaya düsenler bir kaç gün aç kalmaya ikna olabilse, kendi çocuklarinin bir kaç gün bogazindan kisip topraga gömülen çocuklarin durmus kalplerinin hatrina yapabilseler bunu, onlari kucaklasalar, ailelerinin acilarini kendi acilari belleseler, belki de o zaman mucizenin de uzaginda gördügümüz, hayalini bile kurmaya üsendigimiz, umutsuzluk içindeyken elimizden tutmasini en çok istedigimiz hâlde düsünü kurmaktan çekindigimiz , insana insan oldugunu hatirlatan devrimi gerçeklestirebilirdik, kim bilir ! Bunu bile söylerken ihtimaller denizinde kaybolmak durumunda olmusken 24 yasinda ki bir genç kiz, daha ne beklenir kosup yere düsene sarilmak için ? Daha kaç canin bedenden çikmasi gerekir ?
Vicdan nerede baslar nerede biter ? Bu kadar mi muhtaç kaldik kanli para, haram para yemeye ? Bu kadar mi inançsizlastik, nefret eder olduk insanin dayandirdigi adi gerçekten ? Bu kadar mi kör olduk Günes her sabah yeniden ve yeniden dogarken ?Sadece digerinin çocugunu sevmek, düsünmek…Iste o zaman çok sey degisecektir ! Bir çocugu sevmek için zamana ihtiyaç yoktur. O çocuk büyür. Aciyla, nefretle,kinle, yapayalniz ve aç…Eger gücü yeterse bundan bir kaç yil sonra gelir senin torunundan nefret eder ve bu savas hiç bitmez. O da senin torununa acimaz.
Cocuklar…Gelecegin ayakizleri ! Onlari seversek suçlu aramayi birakir ve anlamaya çalisiriz. Anladikça da degismeye çalisiriz ve ancak o zaman uzatabiliriz insan ömrünü ki baska kutsallik yoktur yeryüzünde yasamaktan baska !
Zor degil ! Insan isterse, hiç bir sey zor degil ! Inan ki degil !
Sev ve yasat,
Ancak o zaman yasarsin ve anlami olur varolusunun.
**ileti: görkem ercan <15 2014="" _19:10="" may="" s="" span="">

Hiç yorum yok: