1 Ağustos 2014 Cuma

Sadık SONGUR _küresel ısınmayı irdeliyor

  sadık songur_






...
SORUN BÜYÜK,
ÇÖZÜM İNSANDA…
Bilim insanları anlattı, din kitapları yazdı; “Su hayattır!”
İnanmadık, kullanabildiğimiz kadar bonkörce kullandık; acımadık, kirletebildiğimiz kadar kirlettik!
Doğanın yapısını bozduk, ağacı betona; nehirlerimizi atıklara feda ettik. Denizin mavisi kitaplarda ve eski filmlerde kaldı, çamur deryalarına deniz diyoruz şimdi…
Kentlerimizi, sanayi alanlarımızı, ovalara kurarken; dağlarımızı yangınlara teslim ettik…
Fabrikalarımız, bacalarından gökyüzüne; kanalizasyonlarından, denizlerimize zehir kusarken, övündük; “Sanayileşmenin bilmem neresine ulaştık!” diye bayram ettik…
Güzelleşme uğruna ozon tabakasını deldik, gerçek güzelliklerimizi yitirdiğimizin farkında olmadan.
Daha çok ürün uğruna kullandığımız kimyasal gübreler, hormonlar, toprakları çorak etti; toprak yorgun, üretmiyor, istenileni vermiyor artık.
Hayatımıza ambalaj malzemesi olarak giren naylon, kullanıldıktan sonra ovalarımızın, dağlarımızın süsü oldu. Çiçeklerden daha renkli ve daha güzel göründükleri de söylenebilir karşıdan bakınca… Bir de aç hayvanlara yiyecek olup bağırsak düğümlenmesi yapmasalar ya da kuşların ayaklarına dolanıp parmaklarını koparmasalar…
Gün geldi; zevk için katliam düzeyinde avlandık, kendimizden başka canlıya yaşam hakkı tanımadık.
Oysaki bütün canlıların yaşamaya, sistem içinde yerlerini almaya hakları vardı…
Kısaca;
Dünyayı mahvetmeye devam ederken; öte yanda uzayda hayat arıyoruz. Yani kirletebileceğimiz başka dünyalar!
Belki bulabiliriz; ama Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmasak bari!
Dünyamıza sahip çıkalım…
Çok geç olmadan!”
.....mizahVEşiir_16.12.2007

Hiç yorum yok: